ABD Merkez Bankası’nın (FED) 20 Mart 2024 saat 21:00’de açıklanacak faiz kararı, global ekonomik dengeleri ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Bu kararın Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri, 31 Mart 2024’te gerçekleşecek yerel seçimler öncesinde özellikle dikkat çekici olacaktır.
Kararın açıklanacağı gün ne bekleniyor?
FED, enflasyonun kontrolden çıkmasını önlemek için uzun vadede enflasyonu %2 civarında tutmayı hedefliyor. FED’in Ocak ayındaki toplantısında faiz oranlarını yüzde 5.25-5.50 aralığında sabit tutma kararı aldığı biliniyor. Uzmanlar, Mart ayı kararında da benzer bir tutum bekliyorlar. Ancak, enflasyon oranlarındaki değişim ve ekonomik göstergeler, FED’in politikasında değişikliğe gitmesine neden olabilir. Faiz kararının açıklanacağı gün, piyasalarda volatilite artabilir ve döviz kurları üzerinde önemli dalgalanmalar görülebilir.
İşte faiz oranının farklı senaryolarda ekonomik etkileri:
Faiz oranının sabit kalması
Eğer FED, faiz oranlarını mevcut seviyede sabit tutmaya karar verirse, bu durum Türkiye ekonomisinde bir istikrar unsuru olarak görülebilir. Sabit faiz oranları, yatırımcıların belirsizlikten kaçınmasına yardımcı olabilir ve ekonomik büyümeyi destekleyebilir. Ayrıca, döviz kurlarında ani dalgalanmaların önüne geçerek, dış ticaretin dengeli bir şekilde devam etmesine katkıda bulunabilir.
Faiz oranının artırılması
FED’in faiz oranlarını artırma kararı alması durumunda, bu karar küresel finansal piyasalarda etkili olabilir. Faiz oranlarının yükselmesi, doların değerinin artmasına neden olabilir. Bu durum, dolar cinsinden borcu olan ülkeler için maliyetleri artırabilir ve dış borç ödemelerinde zorluklar yaşanabilir. Ayrıca, yüksek faiz oranları, yabancı yatırımcıların ABD tahvillerine yönelmesine ve sermaye çıkışına neden olabilir. Bu da gelişmekte olan ülkelerde likidite sıkışıklığına ve ekonomik dengelerin bozulmasına yol açabilir.
Faiz oranının düşürülmesi
FED’in faiz oranlarını düşürme kararı alması, genellikle ekonomik canlanmayı teşvik etmek amacıyla kullanılır. Faiz oranlarının düşmesi, kredi faizlerinin düşmesine ve ekonomik aktivitenin artmasına yol açabilir. Bu durum, yatırımları teşvik edebilir, tüketici harcamalarını artırabilir ve işsizlik oranlarının düşmesine katkıda bulunabilir. Ancak, düşük faiz ortamı aynı zamanda enflasyon riskini artırabilir ve finansal istikrara zarar verebilir. Dolar, kısa ve orta vadede değer kaybeder. Altın fiyatı uluslararası piyasalarda dolar cinsinden fiyatlandığı için dolar düştükçe ons altın fiyatı değer kazanacaktır.
Sonuç olarak, FED’in mart ayı faiz kararı, Türkiye ve dünya ekonomisi üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Faiz oranının sabit kalması, ekonomik istikrarı desteklerken, artırılması veya düşürülmesi durumunda ise finansal piyasalarda dalgalanmalara ve ekonomik dengelerde değişikliklere yol açabilir. Bu nedenle, kararın açıklanmasıyla birlikte piyasaların tepkileri yakından takip edilmeli ve ekonomik politikalarda esneklik sağlanmalıdır.