Bu yazıda hem bu ülkenin bir genci olarak kendimde ve çevremde gözlemlediğim somut sorunlar, hem de gençler üzerinde yapılan araştırmaların ortak bir paydası olarak ortaya çıkan sorunları ortaya koymaya çalışacağım.
Ülke gençlerinin ve dahi ülke geleceğinin de önemli sorunlarından biri olan “Eğitim sorunu” mevcut problemlerin en büyüklerinden. Her şehirde üçer beşer açılan üniversiteler, üniversitelerdeki eğitim kalitesinin düşmesi, üniversitelerin maddi imkansızlıkları ve son olarak akademinin en büyük sorunu olan liyakatsizlik… Senelerce eğitim alan öğrencilerin akademiye girmek için geceli gündüzlü çalışması, ekonomik özgürlüklerini kazanmış yaşıtlarının yanında onların hala sınavlarla boğuşuyor olması aslında sorun değil. Bunlar, dünyanın her yerinde akademi heyecanı duyan gençlerin tırmanması gereken merdivenler. Fakat Türkiye’de binbir mücadeleyle geçen bu tırmanışın ardından gençler, emekleri görmezden gelinerek tekrar aşağı itiliyor. Çünkü bu ülkede her kadroda, her zaman daha iyi (torpili) olan birileri çıkıyor. Liyakatsizlik sadece gençlerin umutları önünde değil, başarılı gençlerin akademiye kazandırılmasında ve ülke olarak bilime katkı sunmada da büyük bir engel oluşturuyor.
Diyelim ki bir genç iyi bir eğitim aldı ve akademi hevesi yok, hayata atılmak istiyor. İşte o nokta da gençlerin “istihdam” sorunu ortaya çıkıyor. Yurdum genci 60 yaşında hala ev geçindirmek derdinde olan vatandaştan boşalamayan yerleri, belki de senelerce beklemek zorunda kalıyor. Bazen de yeni atıldığı hayatında, deneyim ısrarından asla taviz vermeyen işverenler yüzünden deneyim kazanamıyor. Ortalama başarıda bir genç, akademide olduğu gibi diğer kamu kuruluşlarında da iş sahibi olabilmek için torpile gebe kalıyor.
Diyelim ki bir genç hasbelkader iş buldu. Gençler çoğunlukla, liyakatle oraya gelmemiş patronların altında, fazla mesai ve en düşük ücretle çalıştırılıyor. Yani bu ülkenin en iyi ihtimalle 20-30 yaş arası gençleri çalışıyor fakat yaşamak için geriye ne vakitleri kalıyor ne paraları. Farkındalığı olmayanlar yaşamadan çalışmaya devam ederken, farkındalığı yüksek olanlar bir süre sonra heveslerini de kaybetmenin yükünü taşıyor.
Bu ülkede yaşayan gençlerin derdi kaliteli eğitim almak. Bu ülkede yaşayan gençlerin derdi işsizlik kaygısı taşımamak. Bu ülkede yaşayan gençlerin derdi hobilerine zaman ve vakit ayırabilmek, terörist yaftası yemeden fikirlerini özgürce dile getirmek, cinsel yönelimi yüzünden ötekileştirilmemek, üçüncü sınıf insan muamelesi görmemek. Bu ülkede yaşayan gençlerin en büyük derdi, bir gün bu ülkeden gitme hayali kurmadan, doğdukları topraklarda hak ettikleri gibi bir yaşam sürmek.
Yani asıl dert kolay para değil.