Bu sahte ürünler markların potansiyel gelirlerini azaltmaları yanı sıra birçok markanın bu sahte ürünlere karşı iletişim çalışmaları yürütmek zorunda kaldığını da görüyoruz. Tabii bu iletişim çalışmalarının da bir maliyeti olduğundan markalar yine zarara uğruyor.
Diesel bu sahte ürünlerle savaşmak için deyim yerindeyse Aikido sporunun felsefesinden yararlanmış desek yeridir. Yani rakibini, rakibinin gücünden faydalanarak etkisiz hale getirmek. Bu sahte ürünlerle savaşmak için Diesel, kendi sahte ürünlerini üretmiş, aslında sahte değil ama ismindeki “i” ve “e” harflerinin yerini değiştirerek “DEISEL” markası ile New York’ta sahte ürünlerin satıldığı bir mağazada satışa çıkarmış. Neler yaptıklarını videoda detaylıca inceleyebilirsiniz, oldukça eğlenceli görüntüler var, sonuna kadar izlemenizi tavsiye ederim.
Peki Diesel bu alışılmadık kampanyası ile ne elde etmiş olabilir derseniz hem maddi hem manevi birçok kazanımı olmuş.
✔New York Fashion Week için hazırladıkları bu kampanyada açtıkları mağazadaki tüm ürünler 24 saat içinde tamamen satılmış.
✔“DEISEL” markası ile hazırladıkları “limited edition” damgalı ürünler internette de tamamen satılmış.
✔Hatta ürünler ebay gibi ikinci el ürünlerin satıldığı platformlara da düşerek astronomik rakamlara satılmış.
✔Sosyal medyada 55 milyon etkileşim almış,
✔Global medyada 400 milyonun üzerinde hit almış,
✔Son olarak tabii Diesel’in yaptığı sahte ürünlerin sahtesi de hemen yapılmaya başlanmış.
İşin manevi yönü ise tabii ki kampanya ciddi ödüller de almış. Bir marka bir kampanya düzenlediğinde ne isterse Diesel bu kampanyayla onları elde etmiş diyebiliriz.
Bence bu kampanya fikri ile Diesel, markanın sahip olduğu ruhu gerçekten yeniden alevlendirmiş. Bu bir reklam fikrinden daha fazlası; devasa, cüretkâr bir marka fikri.