İnternetin,bireylere birçok alanda sağladığı yararların yanı sıra özellikle çocuklar üzerinde birtakım duygu ve
davranış değişikliklerine yol açtığı görülmektedir. İnternetin getirdiği başlıca riskler pornografi,
zorbalık, tanınmayan kişilerle etkileşim, çevrim içi iletişim kurulan kişilerle buluşma, kişisel bilgilerin
kötüye kullanımı, zararlı içerik ve siber zorbalık gibi başlıklar altında ele alabilmekteyiz.
Geçen gün çok sevdiğim bir velimin başına gelen olayı sizinle paylaşmak istiyorum. 15 yaşındaki genç
kızımızın sosyal medyada tanıştığı yetişkin bir erkeğin, kızımızı ve ailesini nasıl zor duruma
düşürebildiğine şahit oldum. Tatlı bir sohbetle başlayan tanışma hikâyesi, şahsın cinsel içerikli
fotoğraflar istemesine kadar devam etmiş; kızımız fotoğraf göndermek istemeyince de
“Konuşmalarımızı babana göndereceğim.” şeklinde tehdide dönüşmüştür. Amacına ulaşamayan şahıs
babaya yazışmaları iletmiş ve aile içi huzursuzluğa, baba-kız güven duygusunun zedelenmesine sebep
olmuştur. Ne yazık ki her gün bir yenisi eklenen, çocuk ve gençlerimizin ailesinden korktuğu için
paylaşmaktan kaçındığı ve gün geçtikçe daha da kötü olaylar silsilesine dönüştüğüne şahit olmaktayız.
Toplumda en hızlı değişim ve gelişim gösteren, dolayısıyla pozitif ve negatif etkileşime en açık grup
çocuklardır. Bilginin kolayca ulaşılabilir olduğu internet ortamı olumlu ve olumsuz olgular
doğurmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre de 12-18 yaş aralığında bulunan 10.800 gencin %92’sinin
evinde internet erişiminin olduğu ve bu gençlerin zamanının büyük kısmının sanal ortamda iletişim
kurarak, sitelerde dolaşarak ve oyun oynayarak geçirdiği; %1’inin ise araştırma yapmak ve ders
çalışmak için interneti kullandığı tespit edilmiştir.
Olumsuz olguların en başında gelen durum ise internet bağımlılığıdır. İnternette farkında olmadan
kaybedilen süre; kas-iskelet sistemi problemlerine, obeziteye, uyku kalitesinde yetersizliğe sebep
olmaktadır. Çocuklarda internet kullanımının aşırıya kaçması ve internet kullanımından olumsuz
etkilenmeleri; ilgilenilmeyen, aile içerisinde sağlıklı ve güvenli bir ortamı bulamayan çocukların
bilgisayarı bir kaçış aracı olarak kullanmalarından kaynaklandığı görülmektedir. Özellikle oyun ve
ilgiye ihtiyaç duyan çocuk, buna ulaşamayınca basit bir eğlence olarak internet oyunlarına ve sanal
arkadaşlıklara yönelir. Bu da demek oluyor ki internet bağımlılığının en önemli sebebi çocuğun kendisi
değil, ebeveynleridir.
Ebeveynler; çocuklarının internet kullanımındaki yetkinliklerini, tablet, akıllı telefon gibi
teknolojik aletlere hâkim olmasını, onların üstün zekâlı olduklarını değerlendirerek yanılgıya
düşmektedirler. Bu durumun zekâyla ilgisi olmadığı yadsınamaz bir gerçektir. Çocukları tümüyle
internetten alıkoymak veya teknolojik aletleri yasaklamak ya da onları tamamıyla özgür bırakmak da
yanlış bir tutumdur. En ideal yol çocukların yaşına, internet içeriğine ve süresine göre bir denetleme
mekanizması oluşturmaktır. Bu sayede çocuk hem gelişen dünyaya ayak uyduracak hem de teknoloji
bağımlılığına yakalanmayacaktır.
Yukarıda bahsettiğim gibi ilgi ve ihtiyaçları ailesi tarafından karşılanmayan çocuklarımızın ve
gençlerimizin internet ortamından olumsuz etkilenmemeleri için ailelere naçizane birkaç öneride
bulunmak istiyorum:
Yapılan araştırmalara göre 2 yaşından küçük çocukların internet ortamına maruz kalması
gelişim süreçleri açısından uygun değildir. Okul öncesi yaş grubu için günde 30 dakikayı
geçmeyecek şekilde internet kullanımı yeterlidir. Ebeveynler, çocuklarının internette
geçirdikleri zamanı takip ettikleri kadar içerikleri de takip etmesi, onları anlamaları açısından
önemlidir. Çocuklarımıza, kontrolsüz internet kullanımının zararlarını anlatmaya çalışmaktan
kaçınılmamalıyız.
Özellikle 4 yaş altı çocukların internet yerine yalnız başına oyun oynamasının, o çocuğun
yaratıcı düşünme ve bireysel problem çözme becerileri geliştirmesine yardımcı olacağı
unutulmamalıdır.
Çocuğunuzu tanımaya, yol haritası belirlerken onun neden bağımlı olduğunu anlamaya
çalışın.
Çocuğunuzun ihtiyaçlarını görmeyi deneyin. Hayatta, aile içi ilişkilerde ve sosyal ortamlarda
beslenemediği, tamamlayamadığı faktörleri açığa çıkarın.
Çocuklarınızı yetenek ve ilgi alanlarına uygun spor ve sanat dallarına, hobilere yönlendirin.
Yapmayı isteyip de fırsat bulamadığı faaliyetleri bir deftere yazmasını sağlayın. İnternet
kullanmak için yoğun istek duyduğunda yazdıklarından birini yapmasını isteyin.
Çocuğunuzun arkadaşlık ilişkilerini destekleyin, onları bir araya getirecek aktivite planlayın.
Günlük internet kullanım saatlerini belirleyin.
Çocuğunuzun bilgisayar kullanımını, ziyaret ettikleri internet siteleri ve sosyal medya
kullanımı dâhil olmak üzere kullandıkları cihazları mutlaka takip edin. Sanal ortamdaki
arkadaşlarını tanıyın.
Uzun süreli bilgisayar kullanan çocuğunuzu engelleyemiyorsanız mutlaka uzman yardımı alın.
Sonuç olarak, amacı dışında ve bilinçsiz internet kullanımı kaygı ve korkulara neden olmakta,
bireysel ve sosyal açıdan gelişimini olumsuz etkilemektedir. Ebeveyn olarak kendimize
sormamız gereken soru şu olmalıdır: “Çocuğumun ihtiyaçlarına ne denli cevap veriyorum?”