Raporda, depremin 1766’dan bu yana biriken sismik enerjinin yalnızca yüzde 12’sini boşalttığı, yüzde 88’inin ise hâlâ mevcut olduğu belirtildi. Kumburgaz Fayı’nda gerçekleşen sarsıntının, büyük bir deprem riskini azaltmadığı vurgulandı.

DEPREMİN DETAYLARI

23 Nisan 2025’te saat 12.49’da, Marmara Denizi’nin Orta Marmara Sırtı’nda, yerin 13 kilometre derinliğinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, yaklaşık 13 saniye sürdü. İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral koordinasyonunda hazırlanan raporda, depremin 2019’daki 5.8’lik Silivri depreminin 5 kilometre güneyinde gerçekleştiği ve 25 Nisan itibarıyla 291 artçı sarsıntının kaydedildiği ifade edildi. Artçı depremler, 40 kilometre uzunluğunda ve 12 kilometre genişliğinde bir alanda, özellikle Kumburgaz Havzası ve kuzey bloktaki ikincil fay hatlarında yoğunlaştı.

SİSMİK GERİLİM ANALİZİ

Raporda, 1766’dan bu yana biriken sismik gerilimin yalnızca yüzde 12’sinin bu depremle boşaldığı hesaplandı. Ana şok, 20x12 kilometrelik bir alanda 30 santimetrelik yer değiştirmeyle meydana geldi. Depremin sağ yanal doğrultulu faylanma karakteri taşıdığı, ulusal ve uluslararası gözlem kuruluşlarınca doğrulandı. Kumburgaz Fayı’nda biriken 3,7 metrelik atımın sadece 0,3 metresinin bu depremle boşaldığı belirtildi.

Bursa Osmangazi Belediyesi’nden tarımsal üretim adımı Bursa Osmangazi Belediyesi’nden tarımsal üretim adımı

İVME DEĞERLERİ VE ZEMİN ETKİSİ

Depremin hissedildiği Marmara Bölgesi’nde en yüksek ivme değeri, İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde 0,2 g olarak ölçüldü. Küçükçekmece’yi, Eyüp, Marmara Ereğlisi ve Avcılar takip etti. Raporda, ivme değerlerinin zemin özellikleri, topoğrafya ve jeolojik yapılarla bağlantılı olduğu, mevcut azalım modellerinin yüzde 65’ten düşük uyum gösterdiği ve yeni nesil dinamik azalım modellerine ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

KUMBURGAZ FAYI’NDAKİ RİSK

İTÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) Müdürü Prof. Dr. Cenk Yaltırak, depremin Kumburgaz Fayı’nın sadece 20 kilometrelik bir bölümünde gerçekleştiğini belirtti. Fayın 80 kilometrelik tamamında 3,7 metrelik bir gerilim biriktiğini ifade eden Yaltırak, “Bu deprem büyük bir riski ortadan kaldırmadı. Fayın büyük kısmı hâlâ kırılmayı bekliyor” dedi. Yaltırak, 1999 İzmit ve 2023 Kahramanmaraş depremlerini örnek göstererek, Marmara’da zincirleme kırılmaların “en kötü senaryo” olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

7.8 SENARYOSU VE RİSK YÖNETİMİ

Yaltırak, Marmara için sıkça dile getirilen 7.8 büyüklüğündeki deprem senaryosunun bilimsel hesaplamalara dayandığını söyledi. “Bu rakam, yüzlerce uzmanın çalışmasıyla ortaya çıktı. Görevimiz, en büyük riski tanımlamak ve buna göre önlem almaktır” diyen Yaltırak, toplumun depreme karşı 7.8 büyüklüğüne göre hazırlanması gerektiğini belirtti. Kentsel dönüşüm ve afet senaryolarının bu risk göz önüne alınarak planlanması gerektiğini vurguladı.

TOPLUMSAL ALGI VE GERÇEKLER

Prof. Dr. Yaltırak, toplumun deprem konusunda yanlış algılara kapıldığını ve rahatlatıcı söylemlere daha çok inandığını ifade etti. “Doğa kimsenin keyfine bakmaz. Deprem unutuldukça kendini hatırlatır. Bizim görevimiz, riski tanımlayıp önlem almayı sağlamaktır” diyerek, bilimsel gerçeklere dayalı bir risk yönetimi anlayışının benimsenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.